TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| ordinary: | [sıfat] bayağı, sıradan, alelâde, tipik, olağan, normal, alışılagelmiş, adi |
| ordinary: | [isim] alışılmış şey, olağan şey, yetkili makam, orta halli yemek [brit.], lokanta [brit.], değişmez kurallar (katolik kilisesi) |
| ordinary care: | günlük ilgi ve dikkat |
| ordinary differential equation: | bayagi turevsel denklem |
| ordinary seaman: | [isim] acemi tayfa |
| ordinary dangers incident to employment: | [isim] işin normal seyri içinde yer alması olası tehlikeler |
| ordinary job: | sıradan iş |
| ordinary courts: | [isim] adli yargı |
| ordinary general meeting of shareholders: | [isim] olağan genel kurul |
| ordinary debts: | [isim] teminatsız borçlar |
| ordinary a: | asli hissedar |
| ordinary assets: | [isim] alelade aktifler |