TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
parasal: | financial, monetary, pecuniary | |
parasal açıdan çok şanslı olmak: | [fiil] to hit the jackpot | |
parasal destek sağlamak: | sponsor | |
parasal işlerini yapmak: | bank | |
parasal kaynak: | hot money | |
parasal kaynaklar: | resources | |
parasal gelir (belirli bir dönemde tüketicinin elde ettiği gerçek para: | money income | |
parasal bakımdan bağımsız olmak: | [fiil] to comfortable independence | |
parasal istikrarsızlık: | [isim] monetary instability | |
parasal alanda: | in the monetary sphere | |
parasal amaçlar: | monetary objective |