TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| peak: | [sıfat] zirve, uç, tepe, en yoğun olan |
| peak: | [isim] zirve, doruk, tepe, şapka siperi, tepe noktası, en yoğun olduğu durum |
| peak: | [fiil] zayıflamak, doruğa ulaşmak |
| peak: | pik,tepe,tepe noktası |
| peak: | doruk, tepe |
| peak sharing: | arz ve talebi dengeleme |
| peak prosperity: | yüksek konjonktür |
| peak time: | en yoğun zaman, en işlek saatler |
| peak load: | azami yuk, doruk yuk |
| peak density: | kalabalık bir dönemde turistik bir alanda konaklama yaptırılan insan sayısı |
| peak in the first quarter: | ilk üç aylık dönem içindeki erişilen doruk |
| peak investment: | yatırımın en yüksek olduğu dönem |
| peak period: | [isim] işten çıkış saatleri |