TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| place: | [isim] yer, mahal, mekân, yerleşim yeri; ev, hane; basamak, sıra; mevki, makam; statü; sorumluluk; iş |
| place: | [fiil] yerleştirmek, koymak; yerini belirlemek; oturtmak; görevlendirmek; yazdırmak [tel.]; yatırım yapmak; yatırmak (para); vermek (sipariş), ısmarlamak |
| place an order: | sipariş vermek, ısmarlamak |
| place bet: | bahis |
| place card: | davetlilerin masadaki yerlerini gösteren kart |
| place of birth: | doğum yeri |
| place of departure: | kalkış yeri |
| place where horses are trained: | manej |
| place of interest: | ilgi çekici yer |
| place in the sun: | genişleme ve istilâ için bir ülkenin kendini haklı göstermeye çalışması |
| place of hiding: | saklanma yeri |
| place of amusement: | eğlence yeri |