TELAFFUZKELİMEANLAM
present:[isim]  şimdiki zaman, şu an, belge, hediye, armağan
present:[fiil]  sunmak, sahneye koymak, vermek, bulunmak (iltifat), tanıtmak, takdim etmek, ortaya koymak, ileri sürmek, aday göstermek, arzetmek, çıkarmak, ibraz etmek, nişan almak, doğrultmak (silah), doğrultmak, sahnelemek
present:[sıfat]  mevcut, halihazırdaki, şimdiki, hazır, bu, adı geçen
present a case:dava açmak
present arms:silâhları selâm vaziyetinde tutmak
present tense:şimdiki zaman
present company excepted (, of course):sözüm meclisten dışarı
present day:günümüz, bugünkü, şimdiki
present value of expected cash flow:beklenen nakit akımının şimdiki değeri, bir şirketin gerçekleştirmeyi beklediği net nakit meblağ
present time:şimdiki zaman
present a balance of $ 1000 to your credit:1000 dolarlık alacak bakiyeniz var
present fashion:[isim]  günün modası
present state of affairs:işlerin şimdiki (halihazır) durumu, işlerin şimdiki durumu



[ son aranan 10 kelime: karayolları şebekesi | dürüst olmayan yollarla rakabet eden rakip | işlev yitimi | inmeye başlamış olmak | dyed in grain | disk kartı | roman mimari tarzı | elli yaşında | kamış | present ]
cümle çeviri / sözlük / kullanım şartları / bize ulaşın
RoketSozluk.com 2008-2024 - Tüm Hakları saklıdır. 0.0095