TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
pretty: | [sıfat] güzel, hoş, cici, hayli, sevimli, zarif | |
pretty: | [zarf] epeyce, bayağı, çok, oldukça | |
pretty big: | oldukça büyük | |
pretty girl: | güzel kız, cici kız | |
pretty kettle of fish: | ayıkla pirincin taşını, karışıklık | |
pretty well: | epey | |
pretty well off: | hallice | |
pretty good: | iyice, zararsız | |
pretty mess: | ayıkla pirincin taşını | |
pretty penny: | epeyce para, yüklüce para | |
pretty soon: | hemen hemen, neredeyse | |
pretty thing: | cici |