TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| reasonable: | [sıfat] akılcı, akla yatkın, mantıklı, akıllı, makul, akla uygun |
| reasonable: | makul |
| reasonable: | Belli bir sebebe dayanan, akla yatkın, makul. |
| reasonable suspicion: | yerinde kuşku |
| reasonable claim: | makul talep |
| reasonable length of time: | yeterli zaman süresi |
| reasonable cause to believe a debtor insolvent: | bir borçluyu borcunu ödeyemez bir durumda olduğuna inandıracak makul sebep |
| reasonable terms: | [isim] uygun şartlar, makul şartlar, makûl şartlar |
| reasonable time: | uygun zaman, uygun süre |
| reasonable reward: | makul karşılık |
| reasonable and prudent person: | aklı başı yerinde ve tedbirli şahıs |
| reasonable doubt: | yerinde kuşku |
| reasonable and probable cause: | inandırıcı sağlam nedenler, makul ve muhtemel sebep |