TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| rough: | [isim] taslak, müsvedde, zorluk, kaba tip, külhanbeyi, kabadayı, işlenmemiş şey, engebeli arazi, nal kayarı |
| rough: | [fiil] pürüzlendirmek, pütür pütür yapmak, itip kakmak, kötü davranmak, terbiye etmek (at), nal kayarı takmak, sert çıkmak |
| rough: | [sıfat] kabataslak, pürüzlü, pürtüklü, dik (saç), engebeli, taslak halinde olan, fırtınalı, haşin, dalgalı, sert, kaba, kaba saba, gürültücü, hoyrat, işlenmemiş, yaklaşık, aşağı yukarı, cilasız, kulak tırmalayıcı, rahatsız edici, zor, kötü, açık saçık, müste |
| rough: | [zarf] kabaca, sertçe, geçici olarak, eğreti |
| rough: | kaba |
| rough draft: | kabataslak, müsvedde, karalama, taslak |
| rough draft of a contract: | bir sözleşmenin kaba bir taslağı |
| rough draft of a written work: | müsvedde |
| rough carpenter: | doğramacı |
| rough (raw material) store: | [isim] hammadde deposu |
| rough justice: | basit muhakeme usulü |
| rough up: | dağıtmak (saç), karman çorman etmek |
| rough house: | gürültü patırtı çıkarma |
| rough it: | sıkıntı çekmek, sefalet içinde yaşamak, sürünmek, basit ve ilkel yaşamak |
| rough welcome: | dostça olmayan karşılama |