TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| rush: | [isim] acele, telaş, kızarıklık, kızartı, koşma, koşuşturma, sıçrama, atılma, saldırma, hücum, akın, üşüşme, toplanma, rağbet, kur, saz, hasırotu, önemsiz şey, fasa fiso |
| rush: | [fiil] acele etmek, koşmak, şiddetli esmek, hızlı akmak, atılmak, düşünmeden girişmek, aceleye getirmek, acele ettirmek, sıkboğaz etmek, sıkıştırmak, koşturmak, acele ile göndermek, yetiştirmek, çabucak halletmek, hücum etmek, saldırmak, üstüne atılmak, kur y |
| rush: | Hız hücum (kan, vs.) hızlı hareket. |
| rush about: | koşuşturmak |
| rush bed: | sazlık |
| rush hour: | iş çıkış saati, yoğun saat, kalabalık zamanı |
| rush in: | acele ile girmek, dalmak, aceleye getirmek, paldır küldür karar vermek, aniden gelmek |
| rush of city life: | şehir yaşamının fasılasız hareketliliği |
| rush at the stations: | istasyonlarda koşuşma |
| rush order: | acele sipariş |
| rush of orders: | sipariş aceleliği |
| rush up: | körüklemek |
| rush up prices: | fiyatları körüklemek |