TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| söz konusu: | assessment roll, point at issue, talk, text, the said, person or thing being talked |
| söz konusu: | subject, question, topic |
| söz konusu şartlar kalktıktan sonra önem bakımından büyümeye devam etmesi: | industrial momentum |
| söz konusu nedenler: | [isim] the above reasons |
| söz konusu mali döneme düşecek şekilde: | amortization of discount on funded debt |
| söz konusu problem: | business at issue |
| söz konusu olayın yer alması üzerine sigorta olana ödeme yapmayı taahhüt eden şirket veya kişi: | assurer |
| söz konusu vasiyetnamede vasiyeti tenfiz memuru diye adı geçenin tanıklığı ile vasiyetnamenin iptali: | common form |
| söz konusu şahıslar: | [isim] the said persons |
| söz konusu değil: | out of question, not applicable |
| söz konusu etmek: | drag |
| söz konusu mesele: | point at issue |