TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| sınırı: | limit of time |
| sınırı geçerek kaçmak: | [fiil] to escape across the border |
| sınırı aşmak: | [fiil] to go beyond the limit, to impinge, to go beyond the limitation |
| sınırı aşma: | running of the border line, trespass |
| sınırı geçme: | boundary crossing, crossing of the frontier |
| sınırı geçmek: | [fiil] to cross the border, to trespass |
| sınırı belirsiz: | no definite frontier |
| sınırı ayarlamak: | [fiil] to adjust a boundary |
| sınırı düzeltmek: | [fiil] to adjust a frontier |
| sınırı kaldırmak: | [fiil] to cancel a limit |
| sınırı yükseltmek: | [fiil] to raise the limit |