TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| sadece: | just, only, simply, merely, exclusively, nothing but, but, nigh but, nothing else, purely, solely |
| sadece: | itself |
| sadece akıl veren: | armchair |
| sadece anneden olan akrabalık: | halfblood |
| sadece aptallar: | none but fools |
| sadece bu sebeple: | [zarf] just because of this |
| sadece arabanın arkası zarar gördü: | the damage is confined to the back of the car |
| sadece bu yüzden: | [zarf] just because of this |
| sadece bir yüzü: | folio |
| sadece yalnızca: | purely |
| sadece ismen a b: | nominal partner |
| sadece umum için: | exclusively for public purposes |