TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| second: | [isim] ikinci, saniye, an, nota aralığı, ikinci olan kimse, yardımcı, destek, düello şahidi, boksör yardımcısı |
| second: | [fiil] yardım etmek, desteklemek, destek vermek, göreve getirmek [brit. ask.] |
| second: | [sıfat] ikinci, ikinci dereceli, öbür |
| second: | saniye |
| second best: | ikinci en iyi, ikinci kalite |
| second cousins: | [isim] büyük büyükanne ve büyük büyükbabaları ortak olan akrabalar |
| second order: | ikinci sipariş |
| second lieutenant: | teğmen |
| second offender: | (US) bir suçu ikinci kez işleyen kimse |
| second sight: | gaipten haber verme, geleceği görme yeteneği, kehanet |
| second helping: | ikinci porsiyon |
| second bill: | [isim] poliçenin ikinci nüshası |
| second half: | [isim] ikinci devre, ikinci yarı |
| second round: | [isim] ikinci tur |