TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| settle: | [isim] tahta kanape, bank, sıra |
| settle: | [fiil] konmak, tünemek, çökelmek, yerleşmek, çökmek, oturmak, ayak uydurmak, adapte olmak, uyum sağlamak, hafiflemek, yatışmak, durulmak, berraklaşmak, bastırmak, dibe oturmak, karar vermek, karar kılmak, yetinmek, yerleştirmek, yerine getirmek, süzmek, yatış |
| settle a dispute: | ara bulmak |
| settle accounts with: | hesaplaşmak, hıncını almak |
| settle an account: | hesabı ödemek, hesaplaşmak |
| settle in: | yerleşmek (eve), bastırmak |
| settle down: | [fiil] demir atmak, yerleşmek, kurulmak, yuva kurmak, uslanmak, durulmak |
| settle down to: | koyulmak, kendini vermek, kendini adamak, dikkatini vermek |
| settle the matter among yourselves: | konuyu ara nızda halledin |
| settle with: | uzlaşmak, anlaşmak, anlaşmaya varmak |
| settle on: | uzlaşmak, uzlaşmaya varmak, azmetmek |
| settle for: | razı olmak, kabul etmek, kabullenmek, hesabı ödemek |