TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| sigorta: | insurance, insurable |
| sigorta: | insurance, assurance, fuze, fuse |
| sigorta: | fuse |
| sigorta anonim şirketi: | joint-stock insurance company, joint stock insurance company |
| sigorta acentası: | insurance agent |
| sigorta belgesi: | policy |
| sigorta poliçesinin alındığı anda ya da altı ay sonra başladığı hayat sigortası: | [isim] immediate annuity |
| sigorta türü: | type of insurance |
| sigorta menfaatinin bir mutemete veya sigortalı malları emanetinde bulunduran bir diğer tarafa geçmesini yasaklayan hüküm: | not to inure clause |
| sigorta istatistikçilerinin hazırladığı bazı sigorta konularında riziko ve olasılıkları değerlendirme: | actuarial valuation |
| sigorta poliçesindeki değişiklikle artan risk veya yararları kapsamak üzere sigortalının sigortacıya ödemesi gereken fazla para: | additional premium |
| sigorta görüşmesi: | insurance parlance |
| sigorta slipi: | insurance slip |