TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| sole: | [isim] taban, kaide, dil balığı |
| sole: | [fiil] pençe vurmak, taban koymak |
| sole: | [sıfat] biricik, tek, yeğâne, özel, bekâr, yalnız |
| sole: | Ayak tabanı. |
| sole: | ayak tabanı |
| sole proprietorship: | şahıs işletmesi, (US) özel şirket, şahıs şirketi |
| sole and unconditional owner: | (yangın sigortası) yegane ve şartsız sahibi |
| sole trader: | tek başına işletme kuran kişi, kendi adına dükkânı olan, sermaye koyan ve bütün riski taşıyan kişi |
| sole trustee: | tek yediemin |
| sole cause of an accident: | bir kazanın tek nedeni |
| sole advertisement: | tek başına duran ilan |