TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
speaking: | [isim] konuşma | |
speaking: | [sıfat] konuşan, akıcı, berrak, etkileyici, dokunaklı | |
speaking clock: | saat servisi (telefon) | |
speaking ill of: | kötüleme | |
speaking of: | gelince, bahsederken, tam sözederken | |
speaking to: | hitaben | |
speaking ability: | konuşma yeteneği | |
speaking tube: | [isim] konuşma borusu | |
speaking likeness: | aşırı benzeyip tıpkısı olma | |
speaking trumpet: | megafon, ağız borusu | |
speaking acquaintance: | tanıdık, uzaktan aşinalık | |
speaking course in public: | halka hitap etme kursu |