TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| stratejik: | strategic |
| stratejik silah olarak bir işe yaramamak: | [fiil] to give zero value as strategic weapon |
| stratejik nokta: | vantage point, commanding point |
| stratejik silahlar: | strategic arms |
| stratejik davranış (firmaların ya da kişilerin bir piyasanın yapısını etkilemeye yönelik davranışları: | [isim] strategic behaviour |
| stratejik bakımdan önemli bir coğrafi mevkide olan bir millet komünist olursa başka devletlerin de onun izinde gideceği kuramı: | domino theory |
| stratejik bakımdan önemli mallar: | [isim] strategic items, strategic goods |
| stratejik bombardıman: | strategic bombing |
| stratejik bombardıman filosu: | [isim] strategic bomber force |
| stratejik davranış: | strategic behaviour |
| stratejik fiyatlandırma (piyasaya sunulacak bir ürün için en uygun fiyatı saptama işlemi: | strategic pricing |