TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| strike: | [isim] grev, çalma, vurma, vuruş, vurgun, petrol bulma, maden bulma, beklenmedik başarı, hava saldırısı, nükleer saldırı |
| strike: | [fiil] basmak (çalgı, para), hesap bakiyesini tespit etmek, vurmak, çarpmak, isabet etmek, indirmek, çakmak, işlemek, gözüne ilişmek, yeretmek, etki bırakmak, izlenim bırakmak, gibi gelmek, bulmak, çalmak (saat), gelip çatmak, kök salmak, yolunu tutmak, grev |
| strike up: | çalmaya başlamak, söylemeye başlamak, kurmak (dostluk vb.), başlamak |
| strike up a song: | şarkıya başlamak |
| strike a balance: | bilanço çıkarmak, uzlaşmak, anlaşmaya varmak |
| strike a bargain: | anlaşmak (pazarlık), pazarlıkta anlaşmak, fiyatta anlaşmak |
| strike a match: | kibrit çakmak |
| strike in the coal mines: | kömür ocağı grevi |
| strike of bus drivers: | otobüs şoförleri grevi |
| strike deterrent: | grev yıldırıcı |
| strike with due notice: | usulüne göre ihbarlı grev |
| strike off entries: | defterdeki kalemleri silmek |