TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| suçlu: | guilty, culpable, delinquent |
| suçlu: | offender, criminal, culprit, con, convict, delinquent, evil doer, felon, malefactor, misdemeanant, transgressor |
| suçlu aramadan ödeme yapan sigorta: | no fault insurance |
| suçlu bulma: | conviction |
| suçlu bulmak: | convict, crime, find guilty |
| suçlu olduğunu ikrar etmek: | [fiil] to cry peccavi |
| suçlu takımı: | gang of criminals |
| suçlu olduğunu itiraf etmek: | [fiil] to confess oneself guilty |
| suçlu çocuklar: | [isim] juvenile delinquents |
| suçlu çocuklar okulu: | community hospital |
| suçlu yu izlemek: | [fiil] to trail a criminal |
| suçlu ama akıl hastası kararı: | verdict of guilty but insane |