TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| tail: | [isim] kuyruk, kıç, uç, peşine takılan kimse, şartlı tasarruf (miras), sınırlı sahiplik (miras) |
| tail: | [fiil] kuyruk takmak, kuyrul yapmak, peşine takılmak, gütmek, sapını ayıklamak, azalmak, izlemek, kuyruğu ile tutmak |
| tail: | [sıfat] arka |
| tail: | 1. Bazı hayvanların vücutlarının arka kısmında yer alan hareket yeteneğine sahip uzantı, kuyruk; 2. Kuyruğa benzer herhangi bir oluşum veya organ parçası. |
| tail assay: | artık konsantrasyonu |
| tail end charlie: | sıradaki son kişi |
| tail of journalists: | gazeteciler heyeti |
| tail of a marching army: | yürüyen bir ordunun kuyruğu |
| tail ender: | (US) (yarışta) sonuncu |
| tail female: | karının mirasçı grubuna hasredilmiş |
| tail of the trenches: | [isim] arka hendekler |
| tail back: | kuyruk oluşturmak (araba) |
| tail end of discourse: | bir müzakerenin sonu |
| tail of the class: | sınıfın sonuncusu |