TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| there: | şuradaki |
| there: | [zarf] şurada, orada, oralarda, oraya, o konuda |
| there: | [ünlem] gördün mü, işte |
| there are: | var (çoğul) |
| there are insects in my room: | odamda böcekler var. |
| there is very little doing: | işler kötü gidiyor |
| there are many bad customs and laws that ought to be abolished: | kaldırılması gereken birçok kötü gelenek ve kanun var |
| there are two boxes on table, take either: | masada iki kutu var hangisini istersen al |
| there is no need for: | mahal yok |
| There is no need for panic.: | Paniğe gerek yok. |
| there was nobody: | kimsecikler yoktu |
| there was nobody about: | etrafta kimse yoktu |
| there is: | var (tekil) |