TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
tight: | [sıfat] sıkı, dar, gergin, kasılmış, sızdırmaz, zor, kritik, kısa ve özlü, cimri, eli sıkı, başabaş, sarhoş | |
tight corner: | zor durum, güç durum | |
tight coupling: | siki sikiya baglasmis | |
tight fisted: | cimri, eli sıkı | |
tight fit: | daracık, sımsıkı oturmuş | |
tight monetary policy: | [isim] sıkı para politikası | |
tight financing: | gergin finansman piyasası | |
tight squeeze: | güçlük | |
tight lipped: | ağzı sıkı, sır tutan, dudakları kenetlenmiş (kızgın) | |
tight spot: | tehlikeli nokta, varta | |
tight fiscal policy: | sıkı mali politika |