TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to arouse: | [fiil] canlandırmak, ayaklandırmak, tahrik etmek, harekete geçirmek, uyandırmak |
| to arouse (be looked upon with) suspicion: | [fiil] kuşku uyandırmak |
| to arouse interest: | [fiil] alaka uyandırmak, ilgi çekmek |
| to arouse sb: | [fiil] heyecanlandırmak |
| to arouse (a group) to revolt: | [fiil] ayaklandırmak |
| to arouse (one's) appetite or desire: | [fiil] iştahlandırmak |
| to arouse indignation: | [fiil] infial uyandırmak |
| to arouse sb's appetite or desire for: | [fiil] imrendirmek |
| to arouse sb's interest in: | [fiil] ilgilendirmek |
| to arouse sb's jealousy: | [fiil] kıskandırmak |
| to arouse sb's suspicions: | [fiil] kuşkulandırmak |