TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to bind: | [fiil] ilzam etmek, yerine tespit etmek, raptetmek, dondurmak, tutmak, engel olmak, yasaklamak, kabız yapmak, senetle bağlamak, donmak, ciltlemek, bağlamak, sarmak |
| to bind two countries together: | [fiil] iki memleketi birbirine bağlamak |
| to bind a bargain: | [fiil] işi bağlamak |
| to bind sb out as apprentice: | [fiil] birini bir yere çırak vermek |
| to bind a sentence over on probation: | [fiil] şartlı tahliye kararı vermek |
| to bind one's principal: | [fiil] müvekkilini taahhüde sokmak |
| to bind by indenture: | [fiil] çıraklığa vermek |
| to bind a firm by signing the firm's name: | [fiil] firma adı altına imza atarak firmayı ilzam etmek |
| to bind sb to secrecy: | [fiil] birini sır saklamaya zorlamak |
| to bind over: | [fiil] (hukuk) bir kişiye bir şey yapması için emir vermek, teminat veya kefaletle bağlamak, teminat ya da kefaletle bağlamak, şartlı tahliye etmek |
| to bind down: | [fiil] birisini kısıtlamak, sınırlamak |