TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to cross: | [fiil] çaprazlamak, karşıdan karşıya geçmek, birbiri ile kesişmek, karşı çıkmak, karşı gelmek, haç çıkarmak, melez cins üretmek, geçmek, kesişmek |
| to cross sb's plans: | [fiil] birinin işini bozmak |
| to cross one's fingers: | [fiil] iyi şans dilemek, nazar değmesin demek |
| to cross the street in security at a pedestrian crossing: | [fiil] yaya geçidinden güvenle karşıya geçmek |
| to cross appeal: | [fiil] bir davada her iki taraf mahkeme kararını temyiz etmek |
| to cross off: | [fiil] üstüne çizgi çizmek |
| to cross out: | [fiil] karalamak, çizmek, bozmak |
| to cross over: | [fiil] (casus) taraf değiştirmek, geçmek, karşıya geçmek |
| to cross t's: | [fiil] çok titiz olmak, üzerinde fazla durmak |
| to cross a river: | [fiil] ırmağın karşısına geçmek |
| to cross swords with sb: | [fiil] biriyle cebelleşmek |