TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to decide: | [fiil] hükmetmek, hüküm vermek, kararıni vermek, kararlaştırmak, karar vermek |
| to decide firmly (to do something: | [fiil] azmetmek |
| to decide sth on its merit: | [fiil] bir konu üzerinde değerine göre karar vermek |
| to decide unanimously: | [fiil] ittifakla karar vermek |
| to decide upon a day: | [fiil] bir gün üzerinde karar vermek |
| to decide a case: | [fiil] bir davada karar vermek |
| to decide not to: | [fiil] vazgeçmek |
| to decide a battle: | [fiil] bir muharebenin sonucunu tayin etmek |
| to decide a dispute: | [fiil] bir anlaşmazlık hakkında karar vermek |
| to decide a point of law: | [fiil] kanunun bir hususu hakkında karar vemek |
| to decide against a holiday: | [fiil] izin yapmaktan vazgeçmek |