TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to encumber: | [fiil] yük olmak, engellemek, (yol) tıkamak, zorunluluk ya da sorumluluk altında bırakmak |
| to encumber a mind with useless learning: | [fiil] zihnini boş bilgiyle doldurmak |
| to encumber oneself with unnecessary luggage: | [fiil] gereksiz valizler yüklenmek |
| to encumber ...: | [fiil] ...'e ayakbağı olmak |
| to encumber property: | [fiil] bir mülkü ipotek etmek |
| to encumber one's real property: | [fiil] gayri menkule ipotek koymak |
| to encumber sb with debts: | [fiil] birine borç yüklemek |
| to encumber with a mortgage: | [fiil] ipotek yüklemek, ipotek etmek |