TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to enter: | [fiil] girişmek, binmek, geçirmek, içeri girmek, girmek, buyurmak, ayak basmak, kaydetmek |
| to enter the city limitations: | [fiil] şehir sınırlarına girmek |
| to enter upon a mastership: | [fiil] öğretmenliğe başlamak |
| to enter for a race; go in for a race; take part in a race: | [fiil] yarışa girmek |
| to enter unchartered seas: | [fiil] yeni ülkelere ayak basmak |
| to enter into one's own recognizance: | [fiil] bir şeyin teminatını şahsen üstlenmek |
| to enter sth to the debit side of an account: | [fiil] bir şeyi birinin hesabının zimmetine yazmak |
| to enter into long explanations: | [fiil] uzun uzun açıklamalarda bulunmak |
| to enter into one's own recognizances: | [fiil] mahkeme huzurunda davayı kabul etmek |
| to enter into an argument with sb: | [fiil] biriyle tartışmak |
| to enter an estate at the register of deeds office: | [fiil] bir gayri menkulü Tapu Dairesi'ne kaydettirmek, (US) bir gayri menkulü Tapu Sicili'ne kaydettirmek |