TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to exclude: | [fiil] dışlamak, istisna etmek, hariç tutmak, kabul etmemek, yoksun bırakmak |
| to exclude sb from membership: | [fiil] birini üyelikten çıkarmak |
| to exclude immigrants from the country: | [fiil] göçmenleri ülkeye sokmamak, göçmenleri memleketten çıkarmak, göçmenleri ülkeden çıkartmak |
| to exclude unfounded claims: | [fiil] yersiz iddiaları hariç tutmak |
| to exclude aliens from posts: | [fiil] yabancıları belli bazı mevkilere getirmemek |
| to exclude all possibilities of doubt: | [fiil] her türlü kuşku olasılığını bertaraf etmek |
| to exclude from an inheritance: | [fiil] bir mirasın dışında bırakmak |
| to exclude doubt: | [fiil] şüpheyi bertaraf etmek |
| to exclude both press and public: | [fiil] basını ve halkı kabul etmemek |
| to exclude from a port: | [fiil] limana girişi yasaklamak |
| to exclude from indictment: | [fiil] davayı düşmeye bırakmak |