TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to gain: | [fiil] varmak, ulaşmak, (saat) ileri gitmek, ilerlemek, elde etmek, intisap etmek, istifade etmek, kâr etmek, kazanmak, nail olmak, sağlamak |
| to gain an advantage over one's competitors: | [fiil] rakibine karşı avantaj elde etmek |
| to gain the advantage over sb: | [fiil] birine üstünlük elde etmek |
| to gain access to sth: | [fiil] bir şeye erişebilmek |
| to gain advantages over one's competitor: | [fiil] rakibine karşı avantaj elde etmek |
| to gain in: | [fiil] kilo almak, boy atmak, elde etmek |
| to gain on: | [fiil] arkasından gidilene yaklaşmak, arayı kapatmak, birinden ya da bir şeyden ileri gitmek |
| to gain ground: | [fiil] alıp yürümek |
| to gain sb's goodwill: | [fiil] birinin güvenini kazanmak |
| to gain speed: | [fiil] sürati artmak, hızı artmak, süratlenmek |
| to gain speed or momentum: | [fiil] hızlanmak |