TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to hang: | [fiil] sarkıtmak, (baş) eğmek, kaplamak, yapıştırmak, (US) (jüri kararı) engellemek, mâni olmak, asılı olmak, sallanmak, gerilmek, germek, asılmak, asmak, sarkmak, takmak |
| to hang out the laundry: | [fiil] çamaşırları asmak, çamaşır asmak |
| to hang about at street corners for the pubs to open: | [fiil] sokak köşelerinde avare avare dolaşarak meyhanelerin açılmasını beklemek |
| to hang around on the street corners: | [fiil] ayak altında dolanıp durmak |
| to hang by the eyelids: | [fiil] pamuk ipliğine bağlı olmak |
| to hang on sb's lips: | [fiil] iki dudağının arasında olmak |
| to hang in: | [fiil] (US) dayanmak, sebat etmek, beklemek, oyanlamak |
| to hang on: | [fiil] dayanmak, bağlı olmak |
| to hang a lamp from the ceiling: | [fiil] tavana lamba asmak |
| to hang out flags: | [fiil] sokaklara bayraklar asmak |
| to hang a grievance on peg: | şikâyet vesilesi |