TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to hit: | [fiil] vurmak, hedefe isabet ettirmek, uymak, uygun olmak, varmak, erişmek, isabet etmek, saldırmak, tesir etmek, (yola) düzülmek, koyulmak, vücuda esrar zerk etmek, dokunmak, dövmek, çakmak, çalmak, çarpmak, çatmak, vurmak |
| to hit the bottle: | [fiil] (argo) kendini içkiye vermek, ağır içki içmek |
| to hit top ratings: | [fiil] en yüksek değerlere erişmek |
| to hit with one's fist or brass knuckles: | [fiil] muştalamak |
| to hit on the righhit word: | [fiil] doğru sözcüğü bulmak |
| to hit one's stride: | [fiil] harekete gelmek, canlanmak |
| to hit theatres: | [fiil] vizyona girmek |
| to hit the rods: | [fiil] yük treninde bedava yolculuk etmek |
| to hit the jack: | [fiil] büyük ikramiyeyi kazanmak, çok şansı olmak |
| to hit the jackpot: | [fiil] parasal açıdan çok şanslı olmak |
| to hit record levels: | [fiil] rekor düzeylere çıkmak |