TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to know: | [fiil] bilmek, tanımak, haberi olmak, hakkında bilgisi olmak, ayırt etmek, cinsel ilişkide bulunmak |
| to know where the shoes pinches: | [fiil] hassas noktayı bilmek |
| to know what is going behind the scenes: | [fiil] kulislerde neler olup bittiğini bilmek |
| to know something: | [fiil] malumatı olmak |
| to know how the land lies: | [fiil] işlerin ne şekil alacağını görmek |
| to know sb's little ways: | [fiil] birinin çevirebileceği dolapları bilmek |
| to know one's onions: | [fiil] bir iş hakkında tam bilgiye sahip olmak, işini bilmek |
| to know the time of the trains: | [fiil] tren vakitlerini bilmek, tren vakit ktilerini bilmek |
| to know well: | [fiil] tanımak |
| to know by name: | [fiil] adı ile bilmek |
| to know for a fact: | [fiil] kesin olarak bilmek |