TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
to lay before: | [fiil] öne koymak, sunmak, takdim etmek, ibraz etmek | |
to lay before sb the dangers he is running: | [fiil] birinin karşı karşıya olduğu tehlikeleri gözü önüne koymak | |
to lay before sb all the facts of a case: | [fiil] bir davanın bütün gerçeklerini birinin önüne sermek |