TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to penetrate: | [fiil] girmek, içine işlemek, anlamak, idrak etmek, gömmek, geçmek, geçirmek, bastırmak, batmak, işlemek, nüfuz etmek, sokmak |
| to penetrate sb's disguise: | [fiil] birinin maskesini düşürmek |
| to penetrate the plot against oneself: | [fiil] kendine karşı düzenlenen suikasti ortaya çıkarmak |
| to penetrate a market: | [fiil] bir pazara girmek |
| to penetrate sb's mind: | [fiil] birinin neler düşündüğünü anlamak |
| to penetrate into a country: | [fiil] bir memlekete sızmak |
| to penetrate into a secret: | [fiil] bir sırrı anlamak |
| to penetrate sb's hear with pity: | [fiil] birine kendini acındırmak |
| to penetrate through the enemy's lines: | [fiil] düşman hatlarına sızmak |