TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to protect: | [fiil] saklamak, himaye etmek, hıfz etmek, gözetmek, arkalamak, kayırmak, kollamak, korumak, muhafaza altına almak, muhafaza etmek, vikaye etmek |
| to protect from: | [fiil] esirgemek |
| to protect a tenant against eviction: | [fiil] kiracıyı tahliye edilmeye karşı korumak |
| to protect the tenant: | [fiil] (Br) kiracıyı korumak |
| to protect domestic products from foreign competition by trade: | [fiil] barriers yerli ürünleri ticaret engelleri ile yabancı rekabetten korumak |
| to protect a bill at maturity: | [fiil] poliçeye vadesinde hüsnü-kabul göstermek, poliçeye vadesinde hüsnü kabul göstermek |
| to protect oneself against: | [fiil] korunmak |
| to protect oneself against a risk: | [fiil] bir riske karşı kendini korumak, bir riske karşı korumak |
| to protect oneself from danger: | [fiil] kendini tehlikeden korumak |
| to protect oneself from the cold: | [fiil] kendini soğuktan korumak |
| to protect public health: | [fiil] kamu sağlığını korumak |