TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to put on: | [fiil] taklidini yapmak, açmak, atfetmek, şişmanlamak, aldatmak, giyinmek, giymek, atmak, kuşanmak, yakmak |
| to put on numbers on packages: | [fiil] paketleri numaralamak |
| to put on the nose bag: | [fiil] bir yandan çalışırken bir yandan bir şeyler atıştırmak |
| to put on the nose- bag: | [fiil] hızla yemek yemek |
| to put on extra trains: | [fiil] ilâve tren seferi koymak, ilave tren seferi koymak |
| to put on special trains: | [fiil] özel tren seferi koymak |
| to put on the market: | [fiil] piyasaya çıkarmak, piyasaya sürmek |
| to put on a lot of jewels: | [fiil] takıştırmak |
| to put on a theatrical presentation: | [fiil] oyun vermek |
| to put on a dish: | [fiil] sofraya tabak koymak |
| to put on a mask: | [fiil] maske takmak |