TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to question: | [fiil] şüphe etmek, karşı gelmek, inkâr etmek, sorguya çekmek, sormak, soru sormak, soruşturmak, sual etmek |
| to question on the responsibility of sb seeking a loan: | [fiil] kredi isteyen birinin sorumluluk durumunu kuşku konusu yapmak |
| to question the responsibility of sb seeking a loan: | [fiil] kredi isteyen birinin sorumluluk durumunu kuşku konusu yapmak |
| to question sb very closely: | [fiil] sıygaya çekmek |
| to question sb: | [fiil] birini sorguya çekmek |
| to question the propriety of granting a request: | bir talebi olumlu karşılamanın uygunluğu konusu |
| to question the honesty of sb: | [fiil] birinin namusundan şüphelenmek |
| to question the computation of an account: | [fiil] bir hesabın hesaplanış tarzına itiraz etmek |
| to question a candidate: | [fiil] bir adayı yoklamak, bir adayı imtihan etmek |
| to question a right: | [fiil] bir hakkı tartışma konusu yapmak |
| to question a witness: | [fiil] bir tanığı sorguya çekmek, bir tanığı sorgulamak, tanığı sorgulamak |