TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to reach: | [fiil] uzatmak, elini uzatıp almak, uzanmak, yetişmek, ulaşmak, gelmek, rüzgâr yönünde seyretmek, idrak etmek, erişmek, ermek, dayanmak, değmek, kavuşmak, sunmak, varmak, vasıl olmak, vusul bulmak |
| to reach an 8-10 % plateau next year: | [fiil] (enflasyon) gelecek yıl 8-10 %'lik düzeye varmak |
| to reach a standstill: | [fiil] kalmak |
| to reach the public: | [fiil] halka ulaşmak |
| to reach base before sb else: | [fiil] sobelemek |
| to reach a general agreement on fundamentals: | [fiil] temel konularda genelde anlaşmak |
| to reach sb: | [fiil] birine ulaşmak, yetişmek |
| to reach ahead: | [fiil] ileriye uzanmak |
| to reach the top of the ladder: | [fiil] merdivenin en üst basamağına çıkmak, merdivenin son basamağına çıkmak |
| to reach out to: | [fiil] bir yere uzanmak |
| to reach peak levels: | [fiil] zirveye erişmek |