TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to rest: | [fiil] dinlenmek, soluk almak, rahat etmek, dayanmak, bir davada taraflardan birinin davaya ait bütün delilleri anlattığını bildirmek, durmak, dinlendirmek, başıni dinlemek, istirahat etmek, kalınmak, oturmak, soluklanmak, yaslanmak, dayamak |
| to rest in the churchyard: | [fiil] kilise avlusunda yatmak |
| to rest upon: | [fiil] dayanmak, güvenmek |
| to rest on: | [fiil] istinat etmek |
| to rest on one's oar: | [fiil] işleri yavaşlatmak, dinlenmek, işin sonucundan memnun olarak işten çekilmek |
| to rest on one's oars: | [fiil] zaferden sonra yan gelmek |
| to rest one's case: | [fiil] (US) savunmasını bitirmek |
| to rest one's laurels: | [fiil] kazanılan şöhretle yetinmek |
| to rest assured: | [fiil] emin olmak |
| to rest with sb to decide: | [fiil] karar birine kalmak |
| to rest a case on slender evidence: | [fiil] davasını zayıf bir delile dayamak |