TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
to spoil: | [fiil] yıkmak, azdırmak, şımartmak, ahlakını bozmak, çürütmek, azmak, soymak, malını çalmak, heba etmek, haklamak, halel vermek, geçmek, duman etmek, bozmak, bozulmak, kötüleştirmek, pisletmek, şımarmak | |
to spoil one's appetite by eating sweets: | [fiil] tatlı yiyerek iştahını kapatmak | |
to spoil a friendship: | [fiil] arayı açmak | |
to spoil sth: | [fiil] maskara etmek | |
to spoil sth when it is going well: | [fiil] kamış atmak | |
to spoil sb's good mood: | [fiil] keyfini kaçırmak | |
to spoil the shape or appearance of sth: | [fiil] sakatlamak | |
to spoil sb: | [fiil] şımartmak | |
to spoil a job: | [fiil] cıvıtmak | |
to spoil materials: | [fiil] malzeme israf etmek | |
to spoil sb's trade: | [fiil] birinin işini bozmak, birinin işinıbozmak |