TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to teach: | [fiil] eğitmek, yetiştirmek, ders vermek, hocalık etmek, göstermek, ders yapmak, irşat etmek, okutmak, öğretmek, talim etmek |
| to teach one's grandmother to suck eggs: | [fiil] (bokum bana yüzme öğretiyor) ustasına bir şey öğretmeye kalkışmak |
| to teach sb good manners: | [fiil] terbiye etmek |
| to teach sb better: | [fiil] birinin aklını başına getirmek |
| to teach for a living: | [fiil] hayatını öğretmenlikle kazanmak |
| to teach sb manners: | [fiil] birine görgü kurallarını öğretmek |
| to teach well: | [fiil] iyi ders vermek |
| to teach in the as: | [fiil] (US) ilkokul öğretmenliği yapmak |
| to teach in a school: | [fiil] bir okulda ders vermek |
| to teach sb measures: | [fiil] birini terbiye etmek |
| to teach someone a lesson: | [fiil] birine bir ders vermek, birinin birşeyden ders almasını sağlamak, birine gününü göstermek, birine ağzının payını vermek |