TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| true: | [sıfat] esaslı, gerçek, doğru, hakiki, sahi, tam, içten, aslının aynı, asıl, safkan |
| true: | [zarf] doğru, sadık kalarak, gerçekten, tam olarak |
| true: | doğru |
| true blue: | sözünün eri kimse, sadık kimse, vefalı kimse |
| true coincidence: | gerçek eşzamanlı |
| true heir: | kanuni mirasçı |
| true friend tells the painful truth unsparingly: | [isim] dost acı söyler |
| true believer: | iman sahibi |
| true to life: | gerçek hayattaki gibi |
| true statement: | gerçek ifade |
| true discount rate: | gerçek iskonto oranı |
| true and attested copy: | aslı gibi olduğu tasdikli suret |
| true love: | gerçek aşk, sevgili |