| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| utanç: | shame, disgrace, deception, opprobrium, shock | |
| utanç duyan: | ashamed | |
| utanç duymak: | feel shame at | |
| utanç kaynağı kimse: | black sheep | |
| utanç verici: | shameful, disgraceful, inglorious, infamous, opprobrious, sinful | |
| utanç verici tecavüz: | aggravated assault | |
| utanç içinde kalmak: | [fiil] to fall into disgrace | |
| utanç verici bir durumdan kurtarmak: | [fiil] to disembarrass | |
| utanç duygusu: | stigma | |
| utanç verici ve gülünç bir durum: | pratfall |
[ son aranan 10 kelime: şaraba su katmak | kuyruklanmış yazdırma | ağaçlık tepe | muttering | gözetleme deliği | to be at a standstill | geçit töreni | to invite criticism | gözleri bayram etmek | utanç ]