TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
uzun zamandır: | for a long time, for ages, long since, for a long while, long | |
uzun zamandır görmedim.: | Long time no see. | |
uzun zamandır mevcut hesap: | long- standing account | |
uzun zamandır politikada olan politikacı: | war heeler | |
uzun zamandır yatmaktan ötürü oluşan yara: | bedsore | |
uzun zamandır kocası yanında olmayan kadın: | grass widow | |
uzun zamandır gereksinimi duyulan bir şeyi sağlamak: | [fiil] to supply a want that has long been felt |