TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| verilen: | endowed |
| verilen öğüdü yabana atmak: | [fiil] to set advice at naught |
| verilen haberin kimden geldiğini belirtmemesi konusunda gazeteciyle haberin kaynağı arasında yapılan anlaşma: | not for attribution |
| verilen kredi karşılığı teminatın bir bölümü olarak bankaya yatırılan poliçenin acil olarak imzalanması: | bank urgent |
| verilen oyun posta yoluyla gönderilmesi: | absentee vote |
| verilen ya da gösterilen para: | front money |
| verilen siparişin büyüklüğüne bağlı olarak yapılan fiyat indirimi: | noncumulative quantity discount |