TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| work: | [isim] iş, meşguliyet, çalışma, işyeri, görev; yapıt, eser, emek; işleme |
| work: | [fiil] çalışmak, çabalamak, iş yapmak, işlemek, işletmek; işe yaramak; başarılı olmak; etkili olmak; meşgul olmak; seğirmek; oynamak; mayalanmak; oynatmak; koparmak (para); sızdırmak (para) |
| work: | iş |
| work area: | calisma alani |
| work around to: | dönüp dolaşıp aynı konuya getirmek (söz), yavaş yavaş yaklaşmak, yavaş yavaş gelmek |
| work exceeding the maximum time specified in the employment contract: | [isim] fazla sürelerle çalışma |
| work plans: | [isim] iş planları |
| work overtime: | fazla mesai yapmak |
| work gloves: | iş eldiveni |
| work out: | çözmek (problem), çalışma yapmak, istenilen sonucu vermek, çözmek, halletmek, ayrıntılarıyla hazırlamak, hesaplamak, tüketmek, çalışarak ödemek, sonuçlanmak, egzersiz yapmak, idman yapmak, geçirmek (vakit), keşfetmek, anlamak, çıkarmak, çıkmak, çözülmek |
| work out at: | eşit olmak, tutmak, denk gelmek |
| work force: | işgücü, işçi sayısı, çalışma potansiyeli |
| work sheet: | karalama kâğıdı, çalışma kâğıdı, müsvedde, mizan, hesap özeti |