TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| yiyecek: | aliment, chow, eatables, fare, food, forage, grub, keep, nurture, scran, tack, victual, comestibles, provender, tuck, prog |
| yiyecek arama: | foraging |
| yiyecek aramak: | forage |
| yiyecek bir şeyler sipariş etmek istiyorum.: | I want to order something to eat. |
| yiyecek bir şeyleriniz var mı: | Do you also have something to eat |
| yiyecek içecek şeyler: | [isim] refreshments |
| yiyecek maddeleri işi alanında: | in the food line |
| yiyecek ve içeceklerin tadına bakarak değerlendirildikleri toplantı: | tasting |
| yiyecek satan dükkân: | food shop |
| yiyecek içecek: | board, boarding, provisions |
| yiyecek içecek sağlama: | catering, purveyance |